Hayvan Bulunduranın Cezai Sorumluluğu

Dünyanın varoluşundan itibaren insanlarla birlikte yaşamını sürdüren hayvanlar Türk Dil Kurumuna göre duygu ve hareket yeteneği olan, içgüdüleriyle hareket eden canlı yaratık olarak tanımlanmıştır.

İnsanların yerleşik hayata geçmeleriyle birlikte meydana gelen evcil hayvan kavramı günümüzde daha çok artarak neredeyse her evde bir hayvan sahiplenmesi ile sonuçlanmıştır. Yapılan araştırmalara göre 2021 yılında Avrupa Birliği ülkelerinde en az bir evcil hayvan bulunan hane sayısı seksen sekiz milyondur.2 Bu oranın artması ile birlikte hayvan bulunduranların hem hukuki hem de cezai sorumluluğu konusu da meydana gelmiştir.

Türk mevzuat sistemimizde hu hususlar ayrı ayrı ele alınmıştır. Bu yazımızda ise sadece hayvan bulunduranın cezai sorumluluk hallerini ele alacağız.

Cezai Sorumluluk Nedir?

Hayvanın tehlike yaratabilecek şekilde serbest bırakılması veya kontrol altına alınmasında ihmal gösterilmesi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun üçüncü kısmında yer alan Topluma Karşı Suçların alt başlılığının 177. maddesinde “hayvanın tehlike yaratacak şekilde serbest bırakılması” maddesinde düzenlenmiştir.

Bu maddeye göre, gözetimi altında bulunan hayvanı başkalarının hayatı veya sağlığı bakımından tehlikeli olabilecek şekilde serbest bırakan veya bunların kontrol altına alınmasında ihmal gösteren kişinin cezalandırılacağı ele alınmıştır.

Korunan Hukuki Yarar

Bu suç ile korunan hukuki yarar kamunun güvenliğidir. Kamunun güvenliği, toplum içerisinde yaşayan bireylerin hayatlarını korkmadan ve özel bir korumaya ihtiyaç duymadan sürdürmeleri demektir.

Kamunun güvenliği, toplum içinde yaşayan insanlar hayatlarını bir başkasının korumasına gerek duymadan, korkmadan ve ihtiyaç duymadan sürdürmeleridir. Buradan kamunun güvenliğinden devletin sorumluluğu söz konusu olduğu kadar hayvan sahiplerinin de sorumluluğu vardır.

Bu suç somut tehlike suçudur ve suçun oluşması için bir zararın doğması aranmaz. Genel olarak kişilerin hayatına, vücut bütünlüğüne ve malvarlığına yönelik tehlike yaratması halinde cezalandırma söz konusudur. Gözetimi altında bulunan hayvanı başkalarının hayatı veya sağlığı bakımından tehlikeli olabilecek şekilde serbest bırakan veya bunların kontrol altına alınmasında ihmal gösteren kişinin, bu fiillerinden dolayı bir zarar meydana gelirse; fiilin sebebiyet verdiği netice açısından kast veya taksirine göre cezalandırılacaktır.

Ayrıca 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu Madde 5/1-2 de "Bir hayvanı, bakımının gerektirdiği yaygın eğitim programına katılarak sahiplenen veya ona bakan kişi, hayvanı barındırmak, hayvanın türüne ve üreme yöntemine uygun olan etolojik ihtiyaçlarını temin etmek, sağlığına dikkat etmek, insan, hayvan ve çevre sağlığı açısından gerekli tüm önlemleri almakla yükümlüdür.

Hayvan sahipleri, sahip oldukları hayvanlardan kaynaklanan çevre kirliliğini ve insanlara verilebilecek zarar ve rahatsızlıkları önleyici tedbirleri almakla yükümlü olup; zamanında ve yeterli seviyede tedbir alınmamasından kaynaklanan zararları tazmin etmek zorundadırlar." denilmiştir.

Hayvana Zarar Verilmemelidir

Hayvan sahibinin sorumluluğu ilgili kanunlarda düzenlenmiştir. Buna göre hayvan sahibi; insanların, çevrenin, toplumun ve hayvanın kendi sağlığı için bir takım önlemler almalıdır. Ancak alınacak bu önlemler hayvanın kendi ruhsal ve fiziksel yapısına zarar vermemelidir. Buradaki en önemli ayrım hayvana da zarar vermeden toplum sağlığını korumaktır.

Hayvanın tehlike yaratabilecek şekilde serbest bırakılması suçu bir tehlike suçu olduğundan gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle zarar gerçekleştiği zaman hayvan bulunduran eyleminin niteliğine göre kast veya taksirinden dolayı doğacak zararlardan sorumludur.

Bu hususta emsal ve örnek olarak teşkil eden Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 4.7.2019 tarihli 2017/12206 E. , 2019/8123 K. sayılı kararını aşağıda açıklamak isterim. Şöyle ki; “…Sanığa ait Rottweiler cinsi köpeğin zincirle bağlı da olsa olay yerinden geçmekte olan 13 yaşındaki mağduru dizinden ısırmak suretiyle basit tıbbi müdahale ile giderilemez şekilde yaralanmasına sebebiyet verdiği olayda; dosya kapsamına göre; Türk Ceza Kanununun 177. maddesinde tanımlanan suçun tehlike suçu olması karşısında, suçun oluşabilmesi için bu gibi hayvanların bir zarar meydana getirmesi şartı aranmadığı, bu itibarla bir zarar meydana gelmesi durumunda, eylemin vasıf değiştireceği ve sanığın en ağır cezayı gerektiren suçtan sorumlu olacağı, somut olayda; sanığın sahibi olduğu köpeğin mağduru yaralamış olması nedeniyle tehlikenin gerçekleştiği ve eylemin taksirle yaralama suçunu oluşturduğu, zarar suçu olan taksirle yaralama suçundan sanığın cezalandırılmasına karar verildiği hallerde, ayrıca tehlike suçu olan hayvanın tehlike yaratabilecek şekilde serbest bırakılması suçundan cezalandırılma imkânı bulunmamakta ise de, herhangi bir nedenle zarar suçundan cezalandırılabilme imkânının ortadan kalktığı durumlarda, koşulları bulunmakta ise tehlike suçundan sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi gerekmektedir…” kararı verilmiştir.

Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus şudur ki hayvanın insana zarar vermesi halinde Türk Ceza Kanununda ele alınan yaralama suçu da söz konusu olacaktır ve bu suçun niteliği gereği cezası daha ağır olmaktadır. Başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi işlemiş olduğu eylemdeki kusur durumuna göre kast veya taksirden dolayı cezalandırılmaktadır.

Son olarak kısaca kast ve bilinçli taksir ayrımından da bahsedecek olursak, Türk Ceza Kanununun 22/1-2-3. Maddelerinde bu kavramlar açıklanmıştır. Şöyle ki;

Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen sonucu öngörülmeyerek gerçekleştirilmesi halinde kendini gösteren bir kavramdır.

Bilinçli taksir, kişinin öngördüğü sonucu istememesine karşın, sonucun meydana gelmesi halinde vardır. Bilinçli taksir halinde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar arttırılacaktır.

Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, Olası kastı bilinçli taksirden ayıran en önemli unsur, mümkün veya olası olarak öngörülen sonucun kabullenilmesidir.